Cinsellikle ilgili şikayetlerinizin çözümü çok basit!

Cinsel işlev bozuklukları, cinsiyet fark etmeksizin doktora en geç başvurulan şikayetlerin başında geliyor. İsteksizlik, kuruluk, orgazm bozuklukları olarak kendini gösterebilen bu durumun psikolojik ve fizyolojik sebepleri olabilir. Özellikle menopoz döneminde azalan östrojen hormonuna bağlı görülebilen, genital bölgedeki deri ve mukozalarda doku kaybı olarak tanımlanabilen vulvovajinal atrofi, menopozdaki cinsel işlev bozukluklarının başlıca nedenidir.

 

Avrupa Vulvovaginal Epidemiyoloji Araştırması’na göre, en az bir vulvovajinal atrofi(VVA) semptomu olan postmenopozal kadınlarda ve doktor tarafından onaylanmış atrofi varlığında önemli ölçüde bozulmuş cinsel işlev görülmektedir. Vulvovajinal atrofi ile cinsel işlev bozukluğunun en sık görülen iki semptomunun kuruluk (% 87.6) ve cinsel ilişki sırasında ağrı (% 66.8) olduğu araştırmayla ortaya konmuştur.

Baş araştırmacı, İtalya Pavia Üniversitesi’nden Rossella Nappi: “VVA, kronik, yaşla birlikte ilerleyen ve menopozdaki düşük östrojen seviyesiyle, aynı zamanda hafif bir androjen düşüşü nedeniyle oluşan hormonal dengesizlik ile ilişkilidir.”

VVA postmenopozal kadınların yaklaşık % 50’sini etkiler ve cinsiyet ve yaşam kalitesi üzerinde dramatik bir etkisi vardır. Bununla birlikte, iletişim eksikliği ve günlük hayattaki etkisinin pek dikkate alınmaması nedeniyle büyük ölçüde teşhis ve tedavi edilememektedir.

Yıllar boyunca, araştırmacılar bu önemli durumun nasıl daha iyi tanınacağını anlamaya çalışmışlardır. 45-75 yaşları arasında (ortalama 59.0 yaş ve 9.9 yıllık menopoz süresi) 2.403 kadın, bu çalışma için sorgulandı ve bunların 2.160’ının VVA ile ilgili en az bir semptomu olduğu görüldü. Kadınlar şu üç anketi doldurdu: Vajinal Yaşlanmanın Günlük Etkisi (DIVA), Kadın Cinsel İşlev İndeksi (FSFI) ve Kadın Cinsel Stres Ölçeği. (FSDS-R). DIVA anketinin cinsel işlev bileşeni değerlendirildiğinde, VVA’nın kadınlarda cinsel işlev üzerindeki olumsuz etkisi, doğrulanmış VVA’sı olmayan kadınlara göre anlamlı derecede yüksekti. Arzu, uyarılma, kayganlık, orgazm, tatmin ve ağrı skorlarında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar tespit edildi.

Dr. Nappi, Contemporary OB/GYN dergisine verdigi demeçte, “Semptomlar cinsel olarak aktif olmayan popülasyonda daha şiddetliydi” dedi. “Lokal östrojen tedavisi, östrojen reseptör modülatörü (SERM) ospemifen gibi bu şikayetleri etkili bir şekilde gidermek için mevcut tedavilere rağmen, postmenopozal kadınlar arasında VVA’nın bu kadar yaygın olması çok şaşırtıcı.”

Araştırma ayrıca, kadınların yardıma başvurmadan önce çok uzun süre beklediklerinin ve muhtemelen sağlık profesyonellerinin zamanında VVA’yı sormadıklarının altını çiziyor. Cinsel işlev ve yaşam kalitesine önemli ölçüde etkisi olan bu duruma erken müdahale etmek önemlidir, çünkü en iyi tedaviyle bile, yıllar süren ağrı ve cinsel işlev bozukluğunu tersine çevirmekte güçlük yaşanacaktır. Bu nedenle hem menopoz sürecindeki kadınlar, hem de sağlık personeli; vulvovajinal atrofi konusunda farkındalık kazanmalıdır.

 

Kaynak: Particco M, Djumaeva S, Nappi RE, Panay N, Palacios S. The European Vulvovaginal Epidemiological Survey (EVES). Menopause. 2020;27(4):423-429. doi:10.1097/gme.0000000000001496